Son dönemde senaryo eksikliği çekip yeniden çevrimlere yönelen Hollywood'da art arda çok iyi hikayelerin de insafsızca harcanıp çöpe gittiğini görmek insanı üzüyor. City of Ember'ın kapanış jeneriği akmaya başladığında da "Ne güzel başlamıştı! Ama bu güzel hikaye böyle rezil edilir mi?" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Pachydermata olarak eleştirip, yerden yere vuran bir yapımız yok, genelde filmlerin iyi yönlerini ortaya çıkarıp, okurlarımızı daha çok izlemeye ve kararlarını kendilerinin vermesini isteriz. City of Ember'ı da ne olursa olsun mutlaka izlemenizi öneriyoruz.
Jeanne Duprau'nun kitabından uyarlanan filmde konu çok iyi, Bill Murray, Tim Robbins, Martin Landau gibi oyuncular da kendilerinden bekleneni yerine getirmek için çok çaba sarf etmişler. Filmin iki genç oyuncusu Saoirse Ronan ve Harie Treadaway de gelecek vaat eden iki yetenek olarak karşınıza çıkıyor. Özellikle Saoirse Ronan'ın, Bill Murray'e "Bu kızda tuhaf bir yetenek var. Ben onu geleceğin Audrey Hepburn'ü, Liz Taylor'ı olarak görüyorum" dedirten oyunculuk yeteneğini izlemeniz gerekiyor.
Ancak filmden iyi oyunculuk ve güzel bir konudan başla birşey beklemeyin. Daha önce Monster House isimli bir animasyonda görev yapan, oyuncular ve bir set ortamıyla ilk kez çalışan Gil Kenan, ne filmin temposunu ayarlayabilmiş, ne iyi niyetli ve yetenekli oyunculardan istediğini alabilmiş, ne filmin tamamının geçtiği yeraltı şehrinin insanı boğan klostrofobik ortamını yaşatabilmiş... Bu liste daha uzayıp gider ama şevkinizi daha da kırmak istemiyoruz.
Eğer şu anda mutlaka izlemeniz gereken bir yığın iyi filmden fırsat bulup, City of Ember'ı seyredebilirseniz, Gil Kenan hakkındaki kararınızı kendinizin vermenizi tercih ederiz.
0 Yorumlar