Özellikle festivallerde kırmızı halılar serildiğinde herkesi mutlu, birbirleriyle şakalaşırken ve dost canlısı görmeye alışığız. Ancak her iş gibi mesleki çekişmeler ve kavgalar da bu işin parçası. Hemen size iki örnek verelim... İlki iki kurt yönetmen Spike Lee ile Clint Eastwood arasında:
Spike Lee: Letters to Iwo Jima, Zuma ya da herneyse iki bölüm halinde 4 saat sürdü. Ve bu 4 saat boyunca tek bir afro-amerikan aktör göremedik. Hitler'in ordusu bile, Eastwood'un amerikan ordusu kadar "beyaz değildi".
Clint Eastwood: Filmin bir fotoğraftan esinlenerek çekildiğini herkes biliyor. Ne yapsaydım? Fotoğrafa bir çinli, bir siyah, bir de kızılderili mi yerleştirseydim. Spike çenesini kapasın!
İkinci kavgada ise bu kadar nazik sözler kullanılmadı. Alman manik yönetmen (bu sıfatı efsanevi Fitzcarraldo'da Klaus Kinski'yle birbirlerini öldürmeye teşebbüs ettikleri için fazlasıyla hak etmişti) Werner Herzog, Abel Ferrera'nın 1992 tarihli Bad Lieutenant'ın senaryo haklarını, yönetmenin kendisine sormadan satın alınca kıyamet koptu:
Abel Ferrara: Herzog umarım kanser olur ve geberir. Tüm film ekibinin aynı tren vagonunda uçurumdan aşağı yuvarlandıklarını duymak güne iyi başlamamı sağlayan bir haber olur.
Werner Herzog: Bırakın konuşsun. Dipten gelen fon müziği olur ancak. Abel Ferrara'nın kim olduğunu bile bilmiyorum. Fransız mı? İtalyan mı? Daffy Duck gibi bağırıp çağırıp etrafa zarar vermeye çalışan hıyarın (jerk) teki. Benim şanssızlığım, böyle manyakları mıknatıs gibi kendime çekiyorum.
0 Yorumlar